Bu yolculukta zaman zaman çok zorlandığını ifade eden Doğan, o günleri “müziği bırakıyorum dediğim zamanlar oldu” diyerek anlattı.
Müzik hayatına ilk olarak dedenden öğrendiğin bağlama ile başlamışsın. Müzik aslında senin için bir çocukluk yadigarı mı aileden gelen?
Evet öyle… Ailemde herkes çok yetenekli. Enstrüman çalmayı bilen de çok kişi var. Kadınlar da çok güzel Türk halk müziği ve Türk sanat müziği söylüyor. Ekranlara ilk çıkmaya başladığım zamanlarda anneannem telefonla beni arayıp, “acaba şarkıyı şöyle mi okusan” derdi.
Ailen de çok destek olan bir aile bildiğim kadarıyla…
Genelde müzik kısmında çok desteklemiyor aileler ama benim ailem her zaman en büyük destekçilerimdi. Umarım onlarla da bir şeyler yaparım. Hatta ilk kez buradan açıklayayım. Annemle bir düet yapacağız. Ailemin tamamının olduğu bir türkü albümü de düşünüyoruz.
Ne zaman olacağı belli mi?
Şu an hazırlanıyoruz ama sanırım kışı bulacak. Onun öncesinde başka çalışmalarım da var.
İlkokulda ses yarışmalarında 3 yıl üst üste Türk Halk Müziği dalında 1. olmuşsun. Akademik anlamda çok başarılı bir sanatçısın. Sence bu meslekte işin eğitimini anlamak ne derece önemli?
Teknik kısımları iyi analiz edebilmek için bence önemli. Ben konservatuvara girmeden önce gazel ve hoyrat dinleyen biri değildim. Ama okulla birlikte dinlemeye başladım. Hocalarım da çok büyük isimlerdi.
Senin öyle de bir sesin ve tarzın var ki… Her tür müziğe yakışıyor… Sen kendi müziğini nasıl anlatırsın?
Ben hissettiğim müziği yapıyorum. Tarz ya da tür ayırmıyorum. Çocukluktan itibaren almış olduğum bir eğitim var. Üniversiteyi de çok bilinçli bir şekilde seçtim. Kendimi yorumcu olarak tanımlıyorum.
Bir kadın olarak bu sektörde zorlandığın zamanlar oldu mu?
Çok oldu. Hangi olayı anlatacağımı bilemedim. Büyük polemik olur onlar. Hiç oralara girmeyeyim ama çok pes ettiğim ve müzik yapmayacağım dediğim anlar oldu. Yaptığım işi çok sevdiğim ve tutkuyla yaptığım için orası benim dayanağım oluyor. Yaşanılan zorluklar bir şekilde beni büyütüyor ve daha farklı bakmamı sağlıyor. Tutkulu olduğun bir işi yapmak büyük bir lüks benim için. O yüzden ne olursa olsun müzik yapmaya devam edeceğim.
Peki mücadeleci misindir yoksa çabuk pes eder misin?
Mücadeleciyim. Yoksa şu an ki bulunduğum yerde olamazdım. Kadın olmanın sektörel zorluklarını yaşadım, yaşıyorum ve yaşayacağım. Tutkum bunlardan daha büyük. O yüzden sorun yok.
Ünlü olduktan sonra hayatında neler değişti?
Hiçbir şey değişmedi. Zaten normal yaşıyordum. Hala normal yaşıyorum. “Ünlü gibi yaşamak” nasıl bilmiyorum.
Sen bu kadar popüler ve başarılı olmana rağmen çok da mütevazi yaşayan birisin. Bunu nasıl başarıyorsun?
Normal yaşıyorum çünkü herkes gibi… Ev hayatım ve stüdyo hayatım var. Çok çekirdek bir çevrem var. Ünlü biri değil de Elif gibi yaşıyorum.
Sosyal medyada yaklaşık 2 milyon takipçin var. Nasıl sosyal medyayla aran?
Çok seviyorum. Kendim de araştırmayı seviyorum. Bir ekibim de var. Bazen çevremdekiler bırak artık telefonu diyor ama bu benim işim.
“TARKAN İLE DÜET YAPMAK İSTİYORUM “
Arabesk projesinin 5. şarkısı Yıldız Tilbe’nin Su Olsam Sensiz Akmam… Öncelikle nasıl ortaya çıktı bir arabesk projesi yapmak?
Televizyon programında da çok fazla arabesk söylemiştim. Doğru zamanı bekliyordum aslında. İlk Müslüm Gürses’in söylediği “Gitme” ile başladık. Sonra Sezen Aksu’nun “Yanmışım sönmüşüm ben” şarkısını söyledik. Onu arabesk yorumladım. Sonra “Senin kadar hiç kimseyi sevmedim” geldi. Ki en çok dinlenen bu şarkı oldu. Sonra Cengiz Kurtoğlu’nun yorumladığı “Sessizce” ve Yıldız Tilbe… Daha devamı da gelecek.
Selami Şahin albümünde de “Kasımpaşalı” şarkısını söyledin.
Selami Şahin, çok fazla hiti olan bir sanatçı. Harbiye Açıkhava konserinde onu dinlemeye gitmiştim. O sırada “Kasımpaşalı” şarkısının hikayesini anlattı. Ben öyle öğrendim. İçimden dedim ki ben bu şarkıyı söylemeliyim. Sonra albüm belli olunca bende bu şarkıyı söylemek istedim. Düzenlemesini kardeşim yaptı, klibi de Fas’ta kuzenim çekti. Çok keyifli oldu. Dans dersleri aldım. Klipte hiç görmedikleri bir ben var.
“Ruhum arabesk” diyebilir miyiz senin için?
Diyebiliriz. Ruhum Türkiye aslında… Global işler de yapmak istiyorum.
Elif Buse Doğan şarkıları öyle hissederek, öyle içten söylüyor ki… Söylerken sana en dokunan, en etkilendiğin şarkı desem… Çok vardır eminim ama senin hayatının şarkısı hangisi?
Aslında hayatımın hangi dönemi onu sormak lazım. Ama şu an için Sezen Aksu’nun “Gülümse” diyebilirim.
Aşkı bu kadar güzel hisseden ve yorumlayan bir kadın için aşk ne ifade ediyor? Sen âşık olunca nasıl biri olursun?
Aşk bence tarif edilmesi zor bir duygu. Çok da güçlü. Kelimelere dökmem zor. Aslında teslim olmak isterken bir duvar da örebiliyorum. Kendimi geri çekiyorum. Aşık olunca yüzüm çok güler. Çok daha üretken olurum. Bu arada bu işim için de geçerli. İşime de köpeğime de çok aşığım.
“Hayal ettiğimin hep bir adım ötesinde buluyorum kendimi” demiştin daha önce bir röportajında… Bundan sonrası için ne gibi hayallerin var hayatınla ilgili?
Hayallerimi söylersem olmayacağına inanıyorum. O yüzden uzun vadeli planlarımı açıklamıyorum. Kısa vadede planlarımı açıklayabilirim. “Yaka Yaka” çıktı. Şimdi yeni bir şarkımız çıkabilir. Konserlerimiz çok yoğun. Bir caz projemiz de var.
“Şunu yapmazsam içimde kalır” dediğin bir şey var mı?
Belki kısa zamanda değil ama bu süreç içinde Avrupa, Amerika, Avustralya’daki en iyi konser mekanlarında bir konser vermek isterim. Bunları yapmadan biterse üzülürüm.
Peki şu kişiyle düet yapmak isterim dediğin?
Tarkan ile düet yapmak çok isterim. O benim çocukluktan gelen bir tutkum. Mabel Matiz ile de düet yapmak isterim.